30 Nisan 2015 Perşembe

UZUN LAFA NE HȂCET, HER ŞEY AÇIK VE NET-13

Terör devleti, Devlet terörü ve “Soysuzlar çetesi”ne dair çarpıcı tespitler

“…Çünkü İsrail kendisinden yarar umulan değil, zarar verme potansiyelinden korkulan bir ülkedir. Gerek diasporası, gerekse ABD'nin tam desteği nedeniyle pek çok ülke İsrail'le dost geçinmek zorunda. Batı dünyasında İsrail hakkında samimi düşüncelerini söyleyebilen lider yok gibidir… İsrail her şeyden önce küresel finans sektörüne hükmettiği algısı nedeniyle korkutuyor. Dünyanın dört bir tarafına yayılmış Yahudi işadamlarının İsrail'e gözü gibi baktığı düşünülüyor. ABD ve Avrupa'da güçlü bir Yahudi işadamları grubu var ve bunların arasında gerçek anlamda kapalı bir dayanışma söz konusu. Bu yüzdendir ki İsrail ne üretse ABD ve Avrupa'da alıcısı hazır. İkinci olarak İsrail'e dokunana ABD'nin zarar verdiği algısı dünyada yaygın. Batı'nın bir diğer kaygısı ise anti-Semitik damgasını yemek. İsrail dünyanın gözünü öylesine korkutmuş ki İsrail'e en ufak bir eleştiri dahi anti-Semitik damgasını yemeye yetebiliyor… Evet, şunu göz ardı etmeyelim, İsrail bir terör devletidir yani terör faaliyetleri sonucunda kurulmuştur. İlk başbakanları, bakanları teröristtir… İsrail'in temelindeki şiddet örgütlenmesi bugün de devam ediyor. İsrail'de devlet mi orduya sahiptir, ordu mu devlete sahiptir anlayamazsınız. İsrail de her şey silahlı devlettir. Türkiye'de derin devlet var diyoruz ya İsrail'in tamamı derin devlet gibidir. Bütün devletler İsrail'den endişe ederler. Dışarıda terör uygulayan bir devletten bahsediyoruz…” (İsrail terörle kuruldu, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner’le röportaj, Mehmed Gündem, Yeni Şafak, 09.02.2009)

Siyonist çete devlet olursa ve de adam yerine konursa olacağı budur elbette…

…Önceki gün Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u bakanlıktaki makamı yerine İsrail parlamentosundaki odasına çağırıp kapıda bekleten İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Ayalon, elçinin itirazlarına rağmen basını kameralarıyla içeri aldı. Ayalon, elini sıkmadığı ve yiyecek-içecek ikram etmediği Çelikkol’u üzerinde sadece İsrail flamasının durduğu sehpanın karşı tarafında, kendisiyle iki yardımcısının koltuğundan daha alçak bir koltuğa oturttu. Ayalon, gazetecilere İbranice şunları söyledi: “Dikkatinizi çekerim; o daha alçak, biz daha yüksek koltukta oturuyoruz, masada sadece İsrail bayrağı var ve gülümsemiyoruz.”

…Önceki gün Erdoğan’ın Lübnan Başbakanı Refik Hariri ile basın toplantısında İsrail’e Gazze sebebiyle yine çatması da kriz yarattı. İsrail Dışişleri sözcüsü Yossi Levy, ‘Türk Başbakanı’nın gemi azıya almış azarları, İsrail ve Yahudi karşıtı dizinin yayımını anımsatıp, şu çıkışı yaptı: “İsrail Türkiye’ye karşı saygılı olmaya özen gösteriyor, iki ülke arasında düzgün ilişkilerin devamını istiyor, ama aynı karşılığı da görmeyi bekliyor. İsrail devleti, Hizbullah ve Hamas terörü ve füzelerine karşı vatandaşlarını koruma hakkına sahiptir. Türklere gelince, onlar, İsrail devletine ve dünyanın en ahlâklı ordusu olan İsrail Savunma Kuvvetlerine vaaz verecek en son kişilerdir.” (www.radikal.com.tr, 13.01.2010)

Doğru söze ne denir?

“…Obama dönemi, "Amerikan emperyalizminin şekere bulanıp yutturulduğu" bir dönem olacaktır. O kadar. Eskisi sert keseliyordu, bu yumuşak sabunlayacaktır. Hamam aynı, su aynı, sabun aynı, tas aynıdır. Tellak değişmiştir…” (Pirezidan Hüseyin, Engin Ardıç, Sabah, 06.11.2008)

Olur mu uleyn demeyin, oldu bile. Hussein Barrack Obama da Nobel barış ödülüne layık görüldü. Bu barış ödülünü verenlerin …#!?&%+

“…Onlara göre Obama ''Uluslararası diplomasiyi ve halklar arasındaki işbirliğini güçlendirmek konusunda olağanüstü çaba harcamış' ve dolayısıyla bu BARIŞ Ödülü'nü hak etmişti. Yapmayın Allah aşkına! Bu ödülü veren kurul üyeleri ile ilgili olarak hep çok şey yazılır ve çizilir. Ama kurul üyeleri ilk kez böylesi APTALCA ya da bizi sinirlendirmek ve bizimle alay etmek için ZEKİCE bir karar almıştı. Adam Başkan olalı henüz 9 ay olmamışken ve bu süre içinde hiçbir konuda somut hiçbir karar ya da adım atmamışken nasıl oluyor da kurul üyeleri ödülü Obama'ya veriyor? Elbette ödül ve para onların, istedikleri adama verirler. Örneğin; aynı kurul, Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta 'One minute' diyerek 'Siz insan öldürmeyi çok iyi bilirsiniz' dediği İsrail Cumhurbaşkanı Perez'e de 1994'te Barış Ödülü vermişti. Oysa Perez 1934'te Polonya'dan Filistin'e göç ederek Filistin halkına karşı katliamlar yapan Siyonist örgütlere katılmış, 1949 yılından itibaren hep askeri görevler almış, İsrail'in nükleer güce sahip olmasında başrol oynamıştı. Ve böylece Nobel Barış Ödülü'nü hak etmişti! Irak ve Afganistan'dan çekilmeyen, İsrail'in saldırgan ve barış düşmanı tavrına destek veren, bizim coğrafyamızı ilgilendiren hiçbir konuda hiçbir adım atmayan ve dünya barışına hiçbir katkısı olmayan Obama belki de aynı anlayışla ödülü hak etmişti…” (Bizi aptal yerine koyuyorlar, Hüsnü Mahalli, Akşam, 10.10.2009)

Unutma, unutturma! Ve tuhaf bir yorum.

“…‘Medeniyetler Çatışması’ tezinin mimarı Huntington’ın son nefesini verdiği saatlerde İsrail, Yahudilerin kutsal günü sayılan, çalışmanın, ateş yakmanın, paraya dokunmanın, arabaya binmenin dahi yasak olduğu Şabat günü Gazze Şeridi'ni cehenneme çeviren bombardımanı başlattı. Saldırı, Gazze'de çocukların okuldan çıktığı sırada düzenlendi. Dumanların yükseldiği kentte annelerin çocuklarını bulmak için gösterdiği çabalar yürek burkutucuydu. Üstelik İsrailli yetkililer Gazze saldırısının henüz "başlangıç" olduğunu açıkladılar… Bu nasıl bir ruh halidir? Fakat bu saldırıdan tarihin not defterinin satır aralarına, Hamas polis güçlerine katılacak yeni polisler için düzenlenen mezuniyet tören alanına yağdırılan bombaların ardından objektiflere yansıyan görüntüler geçti. Böyle bir günde bombardıman emri vermek nasıl bir ruh halinin ürünüdür, takdiri dünya kamuoyuna bırakıyorum. Yaralı Filistinli polisin son nefesini verirken yukarı kaldırdığı elinin işaret parmağıyla “Allah birdir” işareti yaparken son nefesinde zikrettiği kelime-i şahadet görüntüsü tüm İslam dünyasının vicdanlarına kazındı…” (Ölümü tam da o güne denk geldi, Prof. Osman Özsoy, www.haber7.com, 29.12.2008)

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin: “İsrail’in bu tahrikleri sürdükçe terörle mücadelede başarılı olmak mümkün değildir”. (www.radikal.com.tr, 04.01.2009)

Al benden de o kadar…

…15 ay aradan sonra Filistinlilerle İsrâilliler arasında ABD vâsıtasıyla “dolaylı” barış görüşmelerinin yeniden başlayacak olması da bir başka soytarılık! Amerikan “Fevkalâde Sefîr-i Kebîri” George Mitchell iki taraf arasında “mekik” dokuyarak birinin lafını ötekine yetiştirecek, bu dostlar alışverişde görsün diplomasisi bir 15 ay daha sürecek, İsrâil o arada Batı Şeria’ya 150.000 Yahudi daha yerleştirecek, Başkan Obama ve Bayan Clinton bu işe “Tüh, tüh, keşke yapmasalardı!” şeklinde sert tepki gösterecek, sonra İsrâil bilmem kaç düzine uçakla gidip bilmem kaç yüz Filistinliyi daha temize havâle edecek ve müzâkereler 15 aylığına inkıtâa uğrayacak. Ben böyle barışın... (Yağmur Atsız, Star, 09.03.2010)
Ve sonra…

[İsrail 8 Temmuz 2014’te Gazze’ye askeri müdahalede bulundu, 50 günde 2 bin 100’den fazla Filistinli hayatını kaybetti. Ölenlerin en az yüzde 70’i sivil, 500’ü çocuktu. 11 binden fazla kişi yaralandı, 100 binden fazla kişi evsiz kaldı. (www.bianet.org, 21.01.2015)

İsrail'in, işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs'te 77 yeni yerleşim birimi inşa etme kararı aldığı bildirildi. (www.gazeteuzay.com, 27.04.2015)]

Barış Türküsü

Barış türküsü söylüyor dünya bebeğim  / Yüreğine namlular ateş kusarken  / Yarınlar seninmiş güya bebeğim / Darağacı boynuna kement atarken.
Çarklar böyle dönüyor inan bebeğim / Bu lafların ardında yalan bebeğim / Ne sınırsız bir dünya, ne insanlık sevgisi / Barış çığlıklarında savaş bebeğim.
Sana dostuz diyenlere kanma bebeğim / Sırtındaki hançerin sahibi onlar / Yıllar yılı vurulan sensin bebeğim / Katleden her silahın mermisi onlar.

Söz-Müzik: Gündoğar, Seslendiren: Hasan Sağındık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder