16 Nisan 2015 Perşembe

UZUN LAFA NE HȂCET, HER ŞEY AÇIK VE NET-11

Fas’da doğmak=Müslüman olmak?!

“Fransa’nın Fas asıllı Adalet Bakanı Rachida Dati, hamile olduğunu açıkladı. 43 yaşındaki Müslüman bakanın ocak ayında doğum yapması bekleniyor. Merak edilen ise babanın kim olduğu. Dati bu konuda açıklama yapmayınca, söylentiler aldı başını gitti. Baba adayları arasında Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bile adı geçiyor.” (Tempo, Sayı: 1084, 11.09.2008, sh.16)

Haber’e Yorum’um: Haberde, bakanın ‘müslüman’ olduğu ibaresi geçmese şaşırtıcı bir yönü yok, hatta bana kalırsa haber değeri bile yok. Zira “Fransa ve İngiltere’de her üç çocuktan biri gayri meşru. Bu ülkelerde ailenin yapılanması değişmiş gibi. Çocuğuyla yaşayan anne veya baba, özellikle de babasız çocuklar artmış. Sadece anne ve çocuktan oluşan ikili, bu yüzden aile kabul edilmeye başlandı.” (www.keskinbicak.net/cocuk-egitimi/babasiz-cocuklar.html) Kadın, adalet bakanı olmasa “muasır medeniyet(!)” liginde olan bu ülkede bebeğin babasını inanın kimse merak etmez bile. Benim acizane, ucu Sarkozy’ye kadar uzanan bu babanın kim olabileceği meselesine bir çözüm önerim var. Fakat “aziz ve pak” İslam’ı bu konu dışında tuttuğumdan -niye derseniz ortada bir zina durumu ve de Allah’ın “zina’ya yaklaşmayın” emrine teslim olmamış kişiler var-, tabiatıyla çözüm önerim de “cahiliye devri”nden olacak. Kaynaklarda yazar ki, “Cahiliye devrindeki nikah şekillerinden biri şu idi. Sayısı ondan az olmayan bir grup erkek bir araya gelerek bir kadının yanına giderler ve hepsi onunla ilişki kurardı. Kadın hamile kalıp çocuğunu doğurunca, birkaç gün sonra onların hepsine haber yollardı. Erkeklerin hiç biri gelmemezlik edemezdi. Hepsi yanına gelince kadın onlara: “Yaptığımız işin sonucunu görüyorsunuz. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan bu çocuk senindir” diyerek sevdiği erkeğin adını söyler ve çocuğu o adama verirdi. Adam da çocuğu almamazlık edemezdi. (Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutub, Dünya yayıncılık, 3. baskı, 1997, sh.35) Yani “cahiliye” bile olsa mafya gibi bir raconu, yani kuralları vardı. Var mı öyle bir halt edip sonra sırra kadem basmak. Fakat yine de bu ‘cahiliye’ açmazın, çıkmazın ta kendisi değil mi? Söyleyin a dostlar.

Gerçek Müslüman(lar)a bak, hizaya gel!...

Son dönemde dinlerarası diyalog çalışmalarıyla öne çıkan Suudi Kralı Abdullah, ülkesinin önde gelen isimlerine verdiği bayram resepsiyonunda "Dinde aşırılığa kaçarak teröre karışanların gerçek Müslüman olmadığını söyledi. Suudi Kral "Fanatiklik gerçek Müslümanları tehdit ediyor. Aşırılığa kaçarak teröre karışanlar hem Müslümanların adını lekeliyor hem de dünyaya zarar veriyor. Onlar Müslüman değil, yalnızca kendilerini temsil ediyorlar" diye konuştu. Resepsiyona Çeçen lider Ramazan Kadirov ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da katıldı. (Sabah, 11.12.2008)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder