Fas’da
doğmak=Müslüman olmak?!
“Fransa’nın
Fas asıllı Adalet Bakanı Rachida Dati, hamile olduğunu açıkladı. 43 yaşındaki
Müslüman bakanın ocak ayında doğum yapması bekleniyor. Merak edilen ise babanın
kim olduğu. Dati bu konuda açıklama yapmayınca, söylentiler aldı başını gitti.
Baba adayları arasında Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bile adı geçiyor.”
(Tempo, Sayı: 1084, 11.09.2008, sh.16)
Haber’e
Yorum’um: Haberde, bakanın
‘müslüman’ olduğu ibaresi geçmese şaşırtıcı bir yönü yok, hatta bana kalırsa
haber değeri bile yok. Zira “Fransa ve İngiltere’de her üç çocuktan biri gayri
meşru. Bu ülkelerde ailenin yapılanması değişmiş gibi. Çocuğuyla yaşayan anne
veya baba, özellikle de babasız çocuklar artmış. Sadece anne ve çocuktan oluşan
ikili, bu yüzden aile kabul edilmeye başlandı.” (www.keskinbicak.net/cocuk-egitimi/babasiz-cocuklar.html) Kadın, adalet bakanı olmasa “muasır medeniyet(!)”
liginde olan bu ülkede bebeğin babasını inanın kimse merak etmez bile. Benim
acizane, ucu Sarkozy’ye kadar uzanan bu babanın kim olabileceği meselesine bir
çözüm önerim var. Fakat “aziz ve pak” İslam’ı bu konu dışında tuttuğumdan -niye
derseniz ortada bir zina durumu ve de Allah’ın “zina’ya yaklaşmayın” emrine
teslim olmamış kişiler var-, tabiatıyla çözüm önerim de “cahiliye devri”nden
olacak. Kaynaklarda yazar ki, “Cahiliye devrindeki nikah şekillerinden biri şu
idi. Sayısı ondan az olmayan bir grup erkek bir araya gelerek bir kadının
yanına giderler ve hepsi onunla ilişki kurardı. Kadın hamile kalıp çocuğunu
doğurunca, birkaç gün sonra onların hepsine haber yollardı. Erkeklerin hiç biri
gelmemezlik edemezdi. Hepsi yanına gelince kadın onlara: “Yaptığımız işin
sonucunu görüyorsunuz. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan bu çocuk senindir”
diyerek sevdiği erkeğin adını söyler ve çocuğu o adama verirdi. Adam da çocuğu
almamazlık edemezdi. (Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutub, Dünya yayıncılık, 3.
baskı, 1997, sh.35) Yani “cahiliye” bile olsa mafya gibi bir raconu, yani
kuralları vardı. Var mı öyle bir halt edip sonra sırra kadem basmak. Fakat yine
de bu ‘cahiliye’ açmazın, çıkmazın ta kendisi değil mi? Söyleyin a dostlar.
Gerçek
Müslüman(lar)a bak, hizaya gel!...
Son dönemde
dinlerarası diyalog çalışmalarıyla öne çıkan Suudi Kralı Abdullah, ülkesinin
önde gelen isimlerine verdiği bayram resepsiyonunda "Dinde aşırılığa
kaçarak teröre karışanların gerçek Müslüman olmadığını söyledi. Suudi Kral
"Fanatiklik gerçek Müslümanları tehdit ediyor. Aşırılığa kaçarak teröre
karışanlar hem Müslümanların adını lekeliyor hem de dünyaya zarar veriyor.
Onlar Müslüman değil, yalnızca kendilerini temsil ediyorlar" diye konuştu.
Resepsiyona Çeçen lider Ramazan Kadirov ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas
da katıldı. (Sabah, 11.12.2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder