3 Haziran 2022 Cuma

ÖZGÜR DÜŞÜNCELER - V - İki Fotoğraf ve Tefsiri

ÖZGÜR DÜŞÜNCELER

V.

İki Fotoğraf ve Tefsiri


Alttaki fotoğrafta ilk kare 11 Ekim 1998 tarihinde 'inanca saygı ve başörtüsüne özgürlük için elele' eylemine (ki Van Tıp ayağı meşhurdur ve ben de şahidiyim) ve ikincisi de bu süreçte dindar kız ve kadınlara karşı o dönem polisin tavrına ait. 

O günler geldi geçti, kılık kıyafet mağduriyetleri bitti. Mağdur, mazlum ve mahrum olanlar devletin direksiyonuna geçtiler! O kız büyüdü, başörtülü polislik yapma imkanına kavuştu. Hatta öyle bir gün geldi ki önceki 28 şubat döneminde onun da hakları için itip kakılan ablalarına o dönemde bile reva görülmeyen şiddeti onlara uyguladı, devletin emrini ve gücünü göstermek için ablalarına acımasızca cop kullandı, biber gazı sıktı. Erkek polislerden biri bir çarşaflı kadına 'seni çıktığın deliğe sokacağım' diye önceki 28 şubatta bile yapılmayan hakareti yaptı, erkekleri bir İsrail polisi imişcesine öldüresiye copladı. (fotoğraftaki üçüncü kare) Ve devlet (bahçeli) alkışladı, kutladı. Ve dindar kanallar gazeteler bu şiddeti görmemezlikten duymamazlıktan geldi hatta iç işleri bakanını ekrana çıkarıp aklama yoluna gitti. Bu ülkede devlet 100 yıldır hep böyle yapıyor. Her dönem devlet birilerinin eline geçiyor, birilerini düşman ilan edip ötekileştiriyor. Toplumu kamplaştırıp ayrıştırıp çatıştırıyor, sonra da karıştırıp barıştırıyor. Her defasında ne yapıp edip hiçbir şey olmamışcasına yoluna devam ediyor. Olan ülkeye, topluma, millete oluyor. Ve bu oyun böyle sürüp gidiyor ve sürecek de.

Ta ki toplum bütünüyle uyanıp bilinçlenip bu oyunu bozana kadar da sürecek.

28.03.2022

 

Bu ülkede, devlet daima o günkü hakim paradigma ne ise ona göre iç tehlike, düşman olarak gördüklerini bir bahane ile cezalandırma yoluna gitmiştir. Zira suç ve ceza tespiti ve infaz yetkisi elinde, ona kim engel olabilir ki? 

Ve yine ne yazık ki bu ülkede düne kadar bu yüzden mazlum, mağdur, mahrum, hatta maznun olanlar devlet erkini ele geçirdiklerinde, iktidar olduklarında değişip dönüşüveriyorlar, zalim ve mağrur oluveriyorlar. Üstüne üstlük bir de mütemadiyen pişkince “mağduruz da mağduruz” edebiyatı yapmaktan da geri durmuyorlar.

Günümüze, yakın ve uzak tarihe bakın ve görün.

Düzelir mi? Bir umut, zamanla toplum değişirse belki.

21.02.2022




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder