Bir Haber & Bir Anı
-8-
Haber
“Sosyal
medyada Ramazan Hoca olarak tanınan Diyarbakırlı Ramazan Pişkin, 31 Ocak 2024 tarihinde
İstanbul’da uğradığı bıçaklı saldırıda hayatını kaybetmişti. Geçen günlerde
Pişkin’in tarikatlar tarafından tehdit edildiği de yayınlamış olduğu bir
videoda ortaya çıkmıştı. Ramazan Pişkin’i öldüren kişinin Youtube kanalı
üzerinden dini sohbetler ve güncel konularda yaptığı yorumlarla öne çıkan
Hüseyin Ç. ile fotoğrafları ortaya çıktı. Aynı zamanda Ramazan Pişkin
öldürülmeden bir hafta önce Hüseyin Ç. tarafından hedef gösterildiği de
söyleniyor. Ramazan Pişkin’in öldürülmesiyle ilgili düşüncelerini dile getiren
Diyarbakırlı hemşehrileri, ‘Kimi kimsesi yok, kendi halinde, rızkını helal
yoldan kazanmak için gece gündüz çalışan gariban bir adamdı. Kim yaptıysa,
azmettirdiyse Allah bin belalarını versin’ ifadelerini kullandı.”
* https://bingolkenthaber.com/haber/ramazan-hoca-cinayetinde-yeni-gelismeler-8112
Anı
Doksanlı yılların ikinci yarısında Van Tıp
Fakültesi’nde görev yapıyordum. Bir sabah vizitinde asistanlarla hastaları
gezerken, bıçaklanma sonucu bir taraf göğüs boşluğunda kanama olmuş drenli bir
hastaya hadisenin nasıl olduğunu sormuştum. Hasta kasaplık mesleği ile
uğraşmakta olup Hizbullah örgütüne mensup olduğunu söyleyen bir gencin
kendisinden örgüte yardım altında para talep ettiğini söyledi. Vermek
istemeyince de tekbir getirip bıçağı göğsüne saplayıp kaçtığını söyledi. Bu
örgüte dair o zamanlar bazı şeyler ortalıkta dolaşıyordu. Lübnan’da faaliyet
gösteren Hizbullah’tan esinlenip Türkiye’de kurulmuş, adını Kur’an’da geçen bir
ifadeden (Allah’ın hizbi, partisi) hareketle koymuş. Şimdilerde her ne kadar Hizbullah’la
ilgimiz/ilişkimiz yok denilse de Hür Dava Partisi’nin kısaltması olan Hüda Par
da (Hûda, Allah’ın isim sıfatlarından birisidir) ‘Allah’ın partisi, hizbi’
anlamına gelir. Hizbullah genellikle PKK gibi silahlı terör eylemleri ile
gündemde idi. İlk defa bu kadar yakından menfur bir eylemine tanık oluyordum.
Dehşet verici, korkutucu, sindirici yani terörize edici idi.
Ankara’da otururken komşum olan bir
polisin görev yeri Van’a çıkınca birkaç kez ziyaretime de gelmişti. Bir
ziyaretinde söz arasında Van Üniversitesi’nde Hizbullah’a mensup öğrencileri
takip ettiklerini söylemişti. Örgüte girmek isteyen öğrencilerin yazdıkları
mektupların ellerine geçtiğini, hepsinin listesinin ellerinde olduğunu
belirtmişti.
1993
yılında Ercümend Özkan’ın İktibas Dergisi’nde kamuoyu ile paylaştığı fikirlerinden
dolayı İBDA-C adlı illegal örgüt tarafından İktibas bürosuna bomba konulduğunu ve
tesadüfen patlamadan fark edilip tesirsiz hale getirildiğini duymuştum. Aslında
Ercümend Özkan çok önceleri Hizbullah ve İBDA-C tehlikesine dikkat çekmiş ve bu
örgütlerin sistem tarafından kullanılabilecekleri, şiddete (tedhişe, teröre)
yönelebilecekleri uyarısında bulunmuştu.
Özellikle
Hizbullah örgütü 2000 yılında İstanbul Beykoz’daki bir villaya yapılan baskınla
çökertilinceye kadar yüzlerce insanın canına kıydı.* Doğu ve Güneydoğu’da PKK
ile mücadele adı altında satırla insanlara saldırarak ve silahla çok sayıda
insanı ensesinden tek kurşunla vurarak infaz etti. Hatta bu örgütün Ubeydullah
Dalar isimli Diyarbakır Şehitlik Camisi imamını bir sabah namazı sonrası çivili
sopalarla döverek şehit etmeleri üzerine Ercümend Özkan sert bir yazı kaleme
almış, yapanları kınamış ve uyarmıştı.** Sadece bu imam değil İslami fikir ve
inançlarını beğenmedikleri adamları kaçırıp gizli örgüt evlerinde günlerce,
haftalarca binbir türlü işkencelerle sorgulayıp (cezalandırıp – en meşhuru da
domuz bağı idi) öldürüp mezar evleri haline getirdikleri evlerin bodrum
katlarına gömüp üzerini betonla kapatıyorlardı.
Hatta Gonca
Kuriş adlı bir dindar hanım bile bu örgütün hedefi olmuştur ki, hikayesi
hüzünlü ve dehşetengizdir. İsmini medyadan ve Ercümend Özkan’dan duymuştum. Onun
sohbetlerine katılıyor, derginin satışına yardımcı olmaya bile çalışıyordu. 16 Temmuz 1998’de Mersin’de Hizbullah’ın
silahlı militanları tarafından kaçırıldı, bir aydan uzun süre işkence gördü.
Cesedi, kaçırıldıktan 555 gün sonra Konya Meram’da bir evin bodrum katında
bulundu.*** Hatta aynı mezar evde Van’dan futbol oynadıkları ve oynamayın
uyarısına uymadıkları için kaçırılıp öldürülen on üç on dört yaşlarında üç çocuğun
da çürümüş cesetleri çıktı.
Geçenlerde
bir toplantıda Mersin’li biri ile sohbet arasında bu konudan da söz açıldı.
Gonca Kuriş’in 35 gün işkence gördükten sonra son isteğinin sorulduğunu, onun
da kızını son bir kez görmek istediğini söylediğini (ki laf olsun diye
sorulmuştur), sonrasında küreğin metal kısmı ile yüzüne, göğsüne, göğüslerine
ve vücuduna vura vura feci şekilde katledildiğini söyledi. Dondum kaldım,
dehşete düştüm, aklım havsalam almadı. Bu nasıl bir vahşettir, insanlıktan
çıkmadır, en yırtıcı hayvanın bile yap-a-mayacağı bir kıyıcılıktır.
Her ne
kadar Kur’an’da “Dinde ikrah, baskı, zorlama yoktur” yazsa da tarih boyunca ve
günümüzde binlerce, onbinlerce insan farklı fikir (ideoloji), farklı inanç
(din) ve farklı dini görüşleri (mezhep) nedeniyle binbir çeşit baskı görüp
hapis, işkence ve idam dahil her türlü eza ve cefaya uğratılmışlardır.
Günümüzdeki en canlı örneği Gazze ve Filistin’deki Hırıstiyan Batı desteğindeki
Siyonist Yahudilerin gerçekleştirdiği vahşet, yıkım ve soykırımdır.
Her ne
kadar Batıda üretilmiş şeyler olsa da, öncelikle Batı uyup uygulamasa çiğnese dahi;
demokrasi, laiklik, fikir ve inanç hürriyeti, insan hak ve özgürlükleri, hukuka
bağlı devlet, uluslararası hukuk gibi kavramları yeniden düşünmek, tartışmak,
gerekli dersleri çıkarmak ve alıp uygulamak durumunda hatta zorundayız. Yoksa
ne Türkiye ne de Dünya iflah olmayacak şifa bulmayacak.
Dinsel,
ırkçı, milliyetçi ve bilumum aşırılığın, fuhşiyatın, bağnazlığın, yobazlığın, fanatizmin,
faşizmin, terörün her türlüsünden Allah bizi, insanımızı ve bütün insanlığı
korusun, muhafaza buyursun. Allah adına, onun rızası filan diyerek ona karşı
iftiraların ve günahların en büyüğünün işlendiği bu menfur eylemleri, cürümleri
işleyenleri de kahr-u perişan etsin, cehennemin mûkimi, yaranı kılsın. İster
şahıs, ister örgüt, isterse devlet uygulasın, terörün her türlüsüne lanet
olsun.
Ramazan
Hoca (Pişkin)’in şehadet haberi nedense bana bu acı ve tatsız hatıraları
hatırlattı, aklıma getirdi, bu kelamı ettim. Keşke bu elim hadiseler yaşanmasa
idi, bir daha da yaşanmaması dilek, dua ve ümidiyle.
*https://onedio.com/haber/beykoz-operasyonunu-yoneten-isim-hizbullah-i-anlatti-1137687
**Ubeydullah Dalar O'na döndürüldü, İktibas Ocak 1993, Ercümend Özkan Yazıları, Anlam Yayınları, Ankara, 2003, Sh. 352-3
*** https://tr.wikipedia.org/wiki/Konca_Kuri%C5%9F
Abdulhamit Topçu
YanıtlaSilDilinize, kaleminize ve yüreğinize sağlık olsun.Din adına yola çıkmış dinden Bi haberler hem dine hem de insanlara türlü türlü eziyyet ve işkenceler yaptılar.
YanıtlaSilAllah zalimleri ve gâsıkları Kahretsin.