12 Şubat 2015 Perşembe

‘ONUNCU KÖY’ ALINTILARI

BİR DENEME

Onuncu Köy

Yazmak; düşüncelerini anlatmak, kendini anlatmak, görmezden gelinenlere ışık tutmak… Zor iştir bana göre. Önce kendinle yüzleşeceksin. Beyninin en karanlık köşelerine sakladığın düşünceleri çıkaracaksın gün yüzüne, yüreğine bakacaksın; hala temiz ve parlaksa, bir mücevher gibi ışığı yansıtıyorsa sarıl artık kalemine. En sert fırtınalarda bile hedeften bir milim sapmasın, asla titremesin elin. Bir terazi kadar doğru, kılıç kadar keskin olsun kalemin. Öyle keskin olsun ki sahte resmi tam ortasından yarıp ardındaki karanlığı gösterebilsin ya da bir iğne olsun, bir maskenin ucunu kaldırıversin. Beynini, yüreğini, insanlığını pazara çıkarmış birini görsen de sen sakın kalemini satma! Onurunu yitirenden sadece bir yığın çöp kalır geride. Zaman acımasızdır, hiç bıkmadan, sabırla öğütür bu çöpleri. Tarih de çöplükleri değil, gerçeği araştırır. Kimsenin uydusu olma; başkasının sahte ışığını yayma, kendin güneş ol, aydınlat bataklıkları. Öyle aydınlat ki; hiçbir kötülük gölgede kalmasın, kök salmasın derinlere. Kimi zaman usta bir cerrah ol, çekip alıver gözlerdeki perdeyi.
İşte yazmak, böyle bir şey bence: Hep gerçeği gösteren bir pusula olmak… Doğruyu söylemekten korkmamak… Unutmayın ki dokuz köyden kovulsanız da her zaman bir ‘onuncu köy’ bulunur.



BİR ŞİİR

Onuncu Köy


Birinci köyde insanlar gördümki
Koltuklarında iğreti heybetleri
Zaman zaman satılmış maşaları ve
Haksız çıkarlarına tutsak
Çağrı zillerindeydi elleri.

İkinci köyün insanları
Kıraç toprakta biten
Bodur ağaçlar gibiydiler.
Özgürlüklerinin prangasına küskün
Fakat ihtiraslı ve
Çoğu kez elpençe divandılar.

Üçüncü köy,
Bir şafak vaktinin titrek aydınlığında
Haksızlıklara ağlıyor gibiydi.
Tutkulu ama çaresizdiler.

Dördüncü köy,
Zamansız bir öfkenin
Sarhoş mutluluğunu yaşarken,
Beşinci köy
Çaresizliğin girdabında
Yalnızca düşünüyordu.

Altıncı köyün insanları
Haksızlığa başkaldırmışlardı.
Akşamın alaca karanlığında
Kayaları ufalamaya çalışan
Asi dalgalar gibiydiler.

Yedinci köyün insanları
Sıcak denizlere yol alan buzdağlarının
Zalim yalnızlığında endişeliydiler.

Sekizinci köy
Bir kış gecesinin kahreden soğuğunda
Etrafı aydınlatmaya çalışırken

Dokuzuncu köyün insanları
En duyarlı fakat en çaresiz yerdeydiler.
Pişman değillerdi ama
Biryerde yanlış yaptıklarını iyi biliyorlardı.
Yorgundular fakat mutluydular.

Onuncu köyün insanları,
Bir Fatiha okunma süresi kadar
Kısa mutluluklarıyla ve
Sonsuz bir karanlığın kucağında
Yanyana yatmaktaydılar...

1997-İzmir, Kemal Müftüoğlu


BİR ŞARKI
[Ceza, Onuncu köy albümü, Onuncu köy şarkısı]


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder