BİR
DENEME
Onuncu Köy
Yazmak; düşüncelerini anlatmak, kendini
anlatmak, görmezden gelinenlere ışık tutmak… Zor iştir bana göre. Önce kendinle yüzleşeceksin. Beyninin en karanlık köşelerine sakladığın düşünceleri
çıkaracaksın gün yüzüne, yüreğine bakacaksın;
hala temiz ve parlaksa, bir mücevher gibi ışığı yansıtıyorsa sarıl artık kalemine. En
sert fırtınalarda bile hedeften bir milim sapmasın, asla titremesin elin. Bir terazi kadar doğru, kılıç kadar keskin
olsun kalemin. Öyle keskin olsun ki
sahte resmi tam ortasından yarıp ardındaki karanlığı gösterebilsin ya da bir
iğne olsun, bir maskenin ucunu kaldırıversin. Beynini, yüreğini, insanlığını
pazara çıkarmış birini görsen de sen sakın
kalemini satma! Onurunu yitirenden sadece bir yığın çöp kalır geride. Zaman acımasızdır, hiç bıkmadan, sabırla öğütür
bu çöpleri. Tarih de çöplükleri değil, gerçeği araştırır. Kimsenin uydusu olma; başkasının sahte ışığını
yayma, kendin güneş ol, aydınlat bataklıkları. Öyle aydınlat ki; hiçbir kötülük
gölgede kalmasın, kök salmasın derinlere. Kimi
zaman usta bir cerrah ol, çekip alıver gözlerdeki perdeyi.
İşte yazmak, böyle bir şey bence: Hep gerçeği
gösteren bir pusula olmak… Doğruyu söylemekten korkmamak… Unutmayın ki dokuz köyden kovulsanız da her zaman bir ‘onuncu köy’
bulunur.
BİR
ŞİİR
Onuncu Köy
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder