18 Mart 2021 Perşembe

İRFAN’IN PENCERESİ’NDEN - İrfan (Baştansel)

 İRFANIN PENCERESİ’NDEN

 

Merhaba.

“İrfan’ın Penceresi’nden” başlıklı bu yeni köşemde nasip olursa meslek harici, dünya ve ülke gündemine ya da gündem dışı insana ve hayata dair duygu ve düşüncelerimin ifadesi, ürünü olacak kısa yazılar paylaşmayı düşünüyorum. Yazılar için belirli bir zaman aralığı belirlemedim, zira kendimi periyodik bir vakitle sınırlamak, zorlamak istemedim. Ne zaman söylemeye (yazmaya) değer bir şeyler olursa ve tefekkür mutfağımda pişirip de sizlere sunmaya hazır hâle getirebilirsem yayınlamayı istedim. Bu yeni köşenin ilk yazısı olarak, bu yıl yani 57 yaşıma ayak bastığım gün sosyal medyamda sınırlı sayıda kişiyle paylaştığım ve nasip olursa ilerde “Tükenip Gidiyor Ömür Dediğin” adıyla yazıp yayınlamayı düşündüğüm hayat hikâyemin ilk yazısını tekrar paylaşmak istiyorum. Zira bu köşe için ilk yazı olarak çok uygun düşüyor.

Sevgi, saygı ve selâmlarımla.

 

İrfan (Baştansel)

 

Yaz tatillerinde köye gittiğim zamanlarda beni her gördüğünde böyle seslenirdi rahmetli Cafer amca. Doğrusu ilk zamanlar bir anlam veremedim, ama sonradan öğrendim ebeveynlerimden.

1965 yılının Ocak ayının ortaları. Anam bana hamile ve doğum sancıları başlamış. Köyün ebesi olan yaşlı kadın, doğumun evde mümkün olmadığını, hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini söylemiş.

Mevsim kış, bozkırda hava soğuk ve yollar karla kaplı. ‘Ova’ denilen geniş ve düzlük alanın dağlara yakın bir tepesinde kurulu olan köyde o yıllarda kimsede motorlu taşıt yok, her şey at ve öküz arabaları ile hallediliyor. Şehir merkezi yaklaşık elli km uzaklıkta, köyün bağlı bulunduğu ilçe olan Yenimahalle de bir o kadar uzakta (köy yakınındaki nahiye olan Kazan ilçe olduktan sonra oraya bağlandı). Köyün tam karşısında o zamanlar ismi Mürted (sonradan Akıncı ismini alacak) olan ve köye on km kadar mesafede bir askeri hava üssü mevcuttu.

Çaresiz ve mecburen, babam ve eniştelerim at arabası ile hava üssüne kadar gidip yardım istiyorlar. Halk arasında imdasiye denilen ambulansı vermeye pek yanaşmıyor üsteki askerler, fakat doğum nedeniyle ve acil olduğu belirtilince üs komutanına vaziyet haber veriliyor. O zamanlar üs komutanı olan İrfan Baştansel Paşa’nın yanına varıp durumu anlattıklarında “tamam” diyor ve şakayla karışık “oğlan olursa artık benim ismimi koyarsınız”.

Sonrası mâlûm. Rahmetli babam 17’yi 18’e bağlayan diye iddia etse de anamın deyişine göre (ki acıyı, sancıyı, sıkıntıyı çeken olduğu ve kadınlar ayrıntıları daha iyi bildikleri için ben de bu tarihi esas alıyorum) 18’i 19’a bağlayan gece sabaha karşı Ankara Samanpazarı’nda bulunan Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi’nde (halk arasında Büyük Doğumevi olarak bilinirdi fakat şimdi Bilkent’teki Şehir Hastanesi bünyesinde) epizyotomili (ilk doğum ve iri bebek) normal doğumla (ki yıllarca anam sezaryanla demesine ve öyle bilmeme rağmen) dünyaya gelmişim.

Ne zaman ki, isim koyma işi gündeme gelmiş. Birtakım isimler düşünülürken bu hadise nedeniyle köyde pek de konulmayan bu isim konulmuş. Ve gerek erken bebek ölümleri çok olduğundan ve gerekse de mevsim değişip şehre ulaşım kolaylaşınca babam şehre bir sebeple işi düştüğünde gidip yaz başlangıcında nüfus hüviyet cüzdanımı (kafa kağıdımı) almış. Zaten ben altı aylık iken de ailem köyden yatağını yorganını, pılını pırtısını alıp Ankara’nın gecekondu ve yoksul semtlerinden biri olan Aktaş mahallesinde kiralık bir eve yerleşmiş.

Bilgisayar ve internet çağında da biraz araştırdığımda İrfan Baştansel Paşa’nın gerçek isminin İrfan Tansel Paşa olduğunu, Baştansel denilmesinin de Hava Kuvvetleri Komutanı (Başı) olduğundan dolayı olduğunu ve 27 Mayıs askeri darbesinin ve 1964 yılındaki Kıbrıs hava harekâtı’nın etkili ve önemli isimlerinden biri olduğunu öğrendim. Paşa, doksan yaşında ve 1999’da vefat etmiş. (1,2)

Bu hâtıra ile bir zamanlar Orta Asya bozkırlarında yaşayan Türklere ait destanları anlatan ‘Dede Korkut Hikâyeleri’nde geçen ad koyma geleneği (Boğaç Han gibi) arasında bir ilişki var mıdır, elbette yok. Ortaokul bitiminde askeri lise’ye girmek istememde, birkaç sebebin yanında bu olayın da etkisi olmuş mudur, bilemiyorum, belki.

‘Ârif (irfan sahibi) olan anlar’ derler eskiler ve ilim irfan (kültür; derûni anlayış, kavrayış seziş; marifet) sahibi olanlar da bunu bilir.


Kaynaklar:

1.      https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0rfan_Tansel

2.      https://www.biyografya.com/biyografi/18279




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder