Aliya İzzetbegoviç
Alija İzetbegović (Boşnakça söyleyişi: [alija izɛtbɛɡɔʋitɕ]; 8 Ağustos 1925 - 19 Ekim 2003),
Boşnak devlet adamı ve bağımsız Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı.
·
Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için Müslüman olarak düşünmeye
başlayın.
·
Putları reddet, idealleri koru.
·
Okumak özgürlüktür.
·
Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü
intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama
onunla da yaşamayın.
·
Bize saldıranlar, hazreti İsa'nın bütün sözlerini çiğnemişlerdir. Irza tecavüz,
masumları katletmek hiçbir dine sığmaz. Onlar cani ve sadece canidir. Bunu
aklınızdan çıkarmayın.
5 Ekim 2002 seçimlerinden önce SDA kongresinde
·
Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne
yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.
·
Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret
sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor.
·
Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli
olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda
savrulup gider.
·
İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın,
kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere
yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her
iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önüne hesap
verecektir.
·
Bu adil bir barış olmayabilir; fakat süren bir savaştan daha iyidir. (Bosna
savaşını bitiren Dayton anlaşmasını imzalarken)
·
Sanat için soyunana alkış tutanlar Allah için giyinene neden zulmeder?
·
Savaş zamanı Aliya İzzetbegovic kentte yürürken Sırplar tarafından
bombardıman başlar. Yere yatan bir kadın "-Başkanım yatın lütfen
bombardıman başladı" der.Cesaretiyle tanınan Aliya "-Bu düşünülmüş ve
uzun bir yürüyüştür" diyerek yürümeye devam eder.
·
Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve
ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların
tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.
·
Kaybedenlere karşı duyduğumuz sempati asla aklımızdan kaynaklanmamaktadır, Bu
sadece öldükten sonra anlayabileceğimiz yani bu dünyaya ait olmayan bir
duygudur.
·
Yugoslavya Hükümetini diyemem ama Yugoslavya'yı çok severim. Fakat itiraf
edeyim ki özgürlüğü daha çok severim
·
Ben Müslümanım ve
Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam
edecek. Çünkü İslam benim için iyi ve asil olmanın en doğru ifadesidir.
·
Tanrısız ve insansız bir dünya cenneti kurmayı hayal edenler, bu
hayallerinin enkazı altında kalmaya mahkumdurlar.
·
Bizi, yok etmekle tehdit ediyorlar. Ama bilsinler ki Müslümanlar yok
olmayacaktır.
·
Aslına bakarsanız içinde yaşadığımız mekan ve çağdan dolayı bir katliam
beklemiyorduk. Yaşadığımız mekan, Avrupa. İçinde bulunduğumuz çağ, 20. yüzyılın
sonuydu.
·
Uzun hayatım boyunca pek çok iş yaptım. Ancak bugüne kadar ki en zor işim
Dayton’daki anlaşma masasına oturmak oldu. Benim derdim muzaffer bir komutan olarak
anılmak değil ülkeme koltuğumun altında makul bir barış anlaşması ile dönmekti.
Sırplar sadece benim önerilerime ters düşen önerilerle değil, aynı zamanda tüm
adalet ve insanlık duygularına ters düşen önerilerle çıkıyorlardı karşıma.
Böyle bir barışı kabul etmek çok zordu. Ancak çok zor olan başka bir şey vardı;
eve “savaşa devam ediyoruz” cümlesi ile dönmek. Bu yapılması neredeyse imkansız
bir tercihti ve ben kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum.
·
Dünya üzerindeki Müslümanların vaziyetini düşündüğümde ilk sorum hep şu
olur: Acaba hak ettiğimiz kaderi mi yaşıyoruz, acaba vaziyetimiz ve
mağlubiyetlerimiz konusunda daima başkaları mı suçlu? Eğer biz suçluysak -ki
ben böyle olduğu kanaatindeyim- yapmamız gereken neyi yapmadık, yahut
yapmamamız gereken neyi yaptık? Bana göre bunlar, bizim imrenilmeyecek
vaziyetimizle ilgili iki kaçınılmaz sorudur.
·
Ve her şey bittiğinde,
hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği
olacaktır.
·
Şimdi güneşin altındaki yerimizi alma zamanı.
·
Allah'a yemin ederim ki biz köle olmayacağız.(Mezar taşının en altında. )
·
Yaradanın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı bağımsızlık
demektir.
Özgürlüğe Kaçışım adlı eserinden alıntılar
·
Kadınların ev dışında istihdamı ve üretime katılması yönündeki ısrarlı
baskının psikolojik bir şekli de vardır: Bu, doğum yapmak, çocuk yetiştirmek ve
aileye bakmak yoluyla kadının evde ürettiği iktisadi değerlerin tanınmamasından
oluşur. Günde 10-12 saatini eve ayıran bu işçi, bu ev hanımı, istatistiklerimiz
tarafından işsiz olarak sunulur ve "çalışmayan unsur" başlığı altında
tasnif edilir. Hepimiz bir kadının ne kadar meşgul olduğunu bilir, ama aynı
zamanda görmezden geliriz. Kadının çalışmasının bu şekilde gözardı edilişi, evi
terkedip ailesine sırtını dönmesi için ona yapılan baskının bir başka ve bu kez
ahlaki bir şekildir. İslam kültürü diğer yöne gitmek zorundadır. Bunun
başlangıcı da, annenin ev hanımının işinin tanınması olacaktır.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım -
Zindandan Notlar, 382. Not)
·
Hayat tehlikeli bir şeydir. Güvensizlik yaşamanın bedelidir. Sadece ölenler
ile asla doğmayacak olanlar mutlak anlamda güvendedirler.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe Kaçışım -
Zindandan Notlar, 534. Not)
·
Hayat kısa sözüne hiç itibar etmedim. Çünkü yeterince uzun yaşadığımı düşünüyorum
·
Ama ben insanın sorumluluklarından kolayca kaçabileceği tanrısız bir dünya
anlayışını kabullenemezdim.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe
Kaçışım-Zindandan Notlar, 2156. Not)
·
İslâm tarihi henüz yazılmayı bekliyor. El'an bu başlık altında mevcut olan
şey gerçek tarih dışında her şey. Bu da şaşırtıcı değil. İslam tarihi objektif
bir zihin ve ihtisasa dayalı olarak değil fakat ya ateşli bir nefret veya
ateşli bir aşkla yazılmıştır! Aşk ve nefretle şiir yazabilir, tarih değil.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe
Kaçışım-Zindandan Notlar, 2358. Not)
·
Müslümanların hızla
artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni
kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, aklımıza ve
başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlayacağız? Küçük ve kırılgan bir
insanda bile insanlığa katkıda bulunabilecek büyük bir ruh bulunabilir.
Gücümüz, bilimimiz, edebiyatımız nerede? Nerede buluşlarımız, küllî iyiliğe
katkılarımız?
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe
Kaçışım-Zindandan Notlar, 3093. Not)
·
Bazen İslam bana bütünü itibariyle, insanın bir melek olmaya çalışmaksızın
–çünkü olamaz- ve kendisini hayvan seviyesine düşürmeksizin –çünkü bir hayvan
olmamak zorundadır- kendi tabiatına bağlanması yönünde yapılmış bir talep gibi
gelir.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe
Kaçışım-Zindandan Notlar, 3639. Not)
·
Şunu unutmamalıyız: Hz. Muhammed putperestlere karşı savaştı, ama onlarla
anlaşma da yaptı.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe
Kaçışım-Zindandan Notlar, 2226. Not)
·
İnsanlar daima bir şeyler kutluyor, ayin yapıyorlar. Kutlama yapılmaksızın
duramazlar. Sâni 'Teâlâ'ya ibadet etmezlerse, O'nun eserine ibadet ederler.
Hâlık Teâlâ'ya secde etmezlerse mahlukata secde ederler. Tüm fark budur, ama
esaslıdır.
(Aliya İzzetbegoviç, Özgürlüğe
Kaçışım-Zindandan Notlar, 3156. Not)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder