8 Ocak 2015 Perşembe

KȂTİL(LER)İ GÖRDÜM!

PARİS KATLİAMINDA MESAJ KİM(LER)E? AMAÇ(LAR)I NE?
Önce, son bir ay içerisindeki üç gelişmeyi sırasıyla hatırlayalım dilerseniz;
Bir: Fransa Meclisi, iktidardaki Sosyalist Parti milletvekillerinin sunduğu, "Filistin'in devlet olarak tanınmasını" hükümetten talep eden karar tasarısını kabul etti. Genel kuruldaki oylamada 339 "evet", 151 "hayır" oyu çıktı. Oylamadan önce Sosyalist Parti adına konuşan François Loncle, "Filistin'in devlet olarak tanınmasının, İsrail-Filistin sorununun çözümüne ve bölgede kalıcı barışın sağlanmasına katkı sağlayacağını" söyledi. İngiltere ve İspanya parlamentolarının da Filistin'in tanınması yolunda karar aldığını hatırlatan Loncle, Fransa'nın da bu kararı alarak barış görüşmelerinin başlamasına katkı sağlayabileceğini ifade etti. (Radikal, 02.12.2014)

İkiAvrupa Birliği hukukunu ilgilendiren konularda son sözü söyleyen kurum olan Avrupa Adalet Divanı, Hamas'ın AB'nin terör listesinden çıkarılmasına karar verdi. Avrupa Birliği ile Hamas'ın, örgütün terör listesinde olduğu için doğrudan iletişime geçemediği ve bu sebeple 'terör örgütleri' listesinden çıkarıldığı ifade edildi. 
İsrail'deki bir tv kanalı ise, Avrupa'daki bazı resmi kuruluşların da Hamas'ı terör örgütü listesinden çıkarmayı planladıklarını duyurdu. Hamas'ın terör listesinden çıkarılmasını öneren Avrupalı Diplomatlar, Hamas'ın bulunduğu şartlarda incelenmesi gerektiğini savundu. Avrupa'daki önemli ülkelerin Filistin'i bağımsız bir devlet olarak tanımasının ardından, AB'nin Hamas'ı terör listesinden çıkarması İsrail için diplomatik krize neden olabilir şeklinde yorumları da beraberinde getirdi. (Sabah, 17.12.2014)
Üç: İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından çekilmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar tasarısı kabul edilmedi. BM Güvenlik Konseyi'ndeki oylamada 8 ülke lehte oy kullanırken ABD ve Avustralya tasarıya ret oyu verdi. İngiltere, Litvanya, Nijerya, Güney Kore ve Ruanda ise çekimser kaldı. Evet oyu kullanan ülkeler ise Fransa, Ürdün, Şili, Arjantin, Çad, LüksemburgÇin ve Rusya oldu. Tasarı, kabul için gerekli olan 9 oyu sağlayamadı. (Hürriyet, 31.12.2014)
Bu üç gelişme sonrası, bütün bu gelişmelerin aleyhine geliştiği bir çete  (devlet, örgüt, terörist güruh, eşkıya topluluğu), muhtemel daha başka gelişmeleri önleme ve olanları da tersine çevirme adına Avrupa’daki bir ülke üzerinden Avrupa Birliği’ne (ve bütün Dünya’ya) ‘şok edici bir mesaj’ vermeli idi. Bu herhangi bir AB ülkesi olabilirdi. Fakat yukarıdaki üç haber sırasıyla ve dikkatle okunduğunda, doğru adres olarak Fransa’yı seçtiklerini çıkarabilirsiniz. Ve AB’yi son yıllarda kendi içinde artan ‘ırkçı, yabancı, göçmen’ ve İslam düşmanlığından ve de AB (demokrasi) değerlerinden (iddialarından) biri olan ‘fikir ve ifade özgürlüğü’nden hareketle vurmak istediler. ‘Zamanlaması manidar’ bu saldırı için de 2012 yılında Hz. Muhammed(a.s)’i tahkir ve tezyif eden (hakaret eden ve küçük düşürmeye çalışan) karikatürleri yayınlayan bir mizah dergisini uygun hedef (araç) olarak belirlediler. Eh, artık bu kadar stratejik karar ve hazırlıktan sonra eylem için de münasip bir tetikçi, taşeron, kukla bulmak o kadar zor ol-a-mazdı değil mi?
Bu şekilde bir değil birden fazla kuşu vuracaklardı;
Bir: Avrupa Birliği bünyesinde İslam karşıtı havayı iyice arttırıp, aleyhteki  kamuoyu genişletilecekti.  AB’nin kendi içinde yaşayan Müslümanlara baskısı arttırılıp AB dışındaki Müslümanlara (elbette Filistin’e ve Hamas’a da) bakışı da iyice olumsuzlaştırılacaktı. Olumlu bakanlar ya da çekimser kalanlar da ürkütülüp korkutularak pasifize edilecek, sessiz kalmaya ya da İslam karşıtı cepheye dahil olmaya zorlanacaklardı.
İki: Dünyanın başta Ortadoğu olmak üzere özellikle müslümanların yaşadığı coğrafyalara baskı, terör ve saldırı uygulamaları arttırılarak sürdürülecekti. AB’nin Afganistan ve Pakistan’da ABD ile NATO çerçevesinde, Irak ve Suriye’de ise ABD ile DAEŞ’e karşı Koalisyon Güçleri adı altında saldırı, işgal ve katliamlara devam için kamuoyu ve psikolojik destek sürdürülüp arttırılabilecekti. Zaten dünyada sermaye ve medya büyük ölçüde ellerinde olan bu kesim, Batı’ya teslim olmayan ve işbirliğine gitmeyen İslami çevrelere baskı ve şiddet dozunu daha da arttırmak için yeni bir bahaneye daha sahip olacaktı. “Bakın siz bunlara (başta Filistin ve Hamas’a) sıcak bakıyor, yardımcı olmaya çalışıyorsunuz, ama bu müslümanlara güven olmaz, bunlar şiddet ve baskıdan başka bir dilden anlamaz, Batı’ya teslim olmayanların, işbirliği yapmayanların ve Batı’nın (küresel sistemin, uluslar arası toplumun) hegemonyasına, çıkarlarına engel olanların tümünün cezalandırılması, imhası gerekir” diyebileceklerdi.
Üç: Filistin konusunda son zamanlarda atılan adımlar (üç gelişme) iptal edilip, başta Fransa olmak üzere diğer AB ülkeleri eskisi gibi Filistin konusunda ABD, Kanada, Avustralya örneğinde olduğu gibi İsrail’in tezlerine her türlü destek verilecek, bundan sonra Filistin ve Hamas konusunda lehte olabilecek gelişmelerin önü alınıp akamete uğratılabilecekti. İsrail, bugüne kadar olduğu gibi hiçbir engelleme ile karşılaşmadan, kınanmadan, herhangi bir yaptırım ve cezalandırma olmadan istediği gibi hareket edebilecek, Filistin’in tümden yeni yerleşim birimleri ve binbir türlü baskı, katliam, hile ve desise yoluyla adım adım işgaline hatta ateş, kan ve gözyaşı coğrafyası haline getirdiği Ortadoğu’da kendi tanrısının yalnız yahudilere vaad ettiklerini iddia ettikleri Dicle ve Fırat arasındaki toprakları dahi ele geçirip ‘Büyük İsrail Devleti’ni kurmaya devam edebilirdi.
Eh artık bu kadar açıklamadan sonra katil(ler)i görmüş, mesajın kim(ler)e verildiğini ve amaç(lar)ının ne olduğunu anlamışsınızdır.
Buraya kadar yazılanlardan sonra hȃlȃ görmemiş ve anlamamışsanız, siz hâlâ Dünya ve Türkiye medyasında hedef saptırmak ve  zihinleri bulandırmak amacıyla dillendirilen İslamcı(?!) terör-terörist öyküleri; Fransız mizah dergisine yayınladığı karikatürler nedeniyle bu saldırının yapıldığı varsayımları; daeş, el kaide, boko haram gibi örgütlerin bütün bu kötülüklerin kaynağı olduğu iddiaları ve daha birçok aslı astarı olmayan zırvaları, emperyalizm ve onun bir şubesi olan siyonist masalları dinlemeye, konuşmaya devam edin durun. Zira bu ülkede ve dünyada basiret (uzak görüş) ve ferasetten (anlama kabiliyetinden) yoksun, basit ve sığ düşünen, ne önüne konulursa yiyen ve inanan birçok siyasetçi, diplomat, bürokrat, köşe yazarı, siyasi analist, stratejist, yorumcu, haberci öyle yapıyor.
Tetikçi(ler)i görüyor ama tetiği çektirenleri göremiyorsanız; katliamı seyrediyor ama katliamın asıl kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünü, amaç(lar)ına hizmet ettiğini anlamıyorsanız; konuyu sadece islamofobi ya da müslümanların İslam anlayışları bağlamında ele alıp özür dileyici, savunmacı pozisyona geçip ezik bir tavır ve tutum takınarak küresel zalimlerin, sömürücülerin, emperyalistlerin, kapitalistlerin oyunlarından, tuzaklarından, işgallerinden, vahşetlerinden, katliamlarından bahsetmiyorsanız; bu coğrafyada ve bütün dünyada oynanan “Büyük Oyun”un farkında değilsiniz, bilerek ya da bilmeyerek bu oyunda size biçilen rolü oynuyor ve oynatılıyor, aldanıyor ve aldatılıyor, uyuyor ve uyutuluyorsunuz demektir.
Ta ki bir gün ülkeniz teslim alınır (Ürdün, Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi) ya da işgal edilir (Irak, Afganistan gibi), ya da darbe yapılır (Mısır gibi), ya da siyasi istikrarsızlığa sürüklendirilir (Pakistan, Lübnan gibi) ya da işbirlikçiler eliyle kargaşa ve kaos yoluyla savaş çıkartılır (Libya, Suriye gibi)  kapınız çalınıncaya ve acı biçimde uyanıncaya-uyandırılıncaya kadar.
O gün de zaten atı alan ‘Üsküdar’ı geçmiştir, iş işten geçmiştir.
Ba’de Harab’ül Basra (Basra harap olduktan sonra) ne işe yarar ki!
Not: Basra yerine Filistin, Gazze, Kerkük, Musul, Bağdat, Halep, Şam, Kabil ve müslümanların, mazlumların yaşadığı daha nice beldeleri koyabilirsiniz.

            09.01.2015 / Arif Kaya


2 yorum:

  1. Arif Hocam, bakışımızı çok güzel özetlemişsiniz... Bir takım Müslümanlar(!) ın, maalesef, olayı görür görmez videosunu paylaşıp "Allah'u ekber ve lillahil Hamd" filan gibi saçma sapan çıkışlar yaptığını görünce eyvah diyorum, bu da "âlet oldu"... Bu da kanmış, inanmış... Üstüne üstlük, Avrupa merkezli oluşturulmak istenen "Bakın, Müslümanlara güven olmaz !!!" algısına bir de bu zavallılar tuz biber oluyor. Anlattıklarınız için kaleminize sağlık....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmed bey, ilgi ve yorumunuz için teşekkür ederim, Rahman, Kitab-ı Kerim'inde A'raf 155'de " “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah'ım?” buyuruyor. Gerçekten İslam topluluğu içinde Kur'an'ı, Allah'ın son elçisi'nin hayatını ve yaşadığı dünyayı anlamada aklını, beynini çok az kullanan, yeteri ve gereği gibi kullanmayan ya da yanlış kullanan oldukça fazla kişi vardır. Onları aklını kullanmaya davet, öğüt ve uyarı yapma, bile isteye kullanmamakta ısrar edenlerden de beri, uzak olduğumuzu ilan ve "Allah'ım içimizdeki beyinsizler, akılsızlar yüzünden bizi cezalandırma, zarara uğratma" duası dışında ne yapabiliriz bilmiyorum. Selamlar.

      Sil