De ki: “Bana, dini yalnız Allah’a halis kılarak O’na
kulluk etmem ve müslümanların ilki olmam emredildi.” (Kur’an; Zümer/11,12)
Kudretinin bir nişanesi olarak renklerimiz,
dillerimiz farklı olsa da (30/22); bizi bir erkekle bir dişiden yaratıp sonra
da birbirimizle tanışıp bilişelim diye kavimlere, kabilelere ayıran (49/13) ve
bizi her bağın ötesinde ve üstünde olan inanç bağı ile dininde kardeş kılan
(49/10) rabbimiz Allah’ı överek, O’na şükrederek başlamak istiyorum mektubuma.
Kardeşim; bizi yoktan vareden ve sahip
olduğumuz herşeyi bize lütfeden Rabbimiz, biz “insanlara bir öğüt, göğüslerde
olana bir şifa, inananlara bir yol gösterici ve rahmet olan” (10/57) kitabı
Kur’an’da, yolunun yolcusu olan bizlere “Ya eyyuhelmüslimun-Ey teslim(İslam)
olanlar; Ya eyyuhelmü’minun-Ey emin olanlar(iman edenler)” diye hitap ederken;
yaşadığımız topraklarda ve dünyada, bütün hayatını din(islam)e göre tanzim
etmeye çalışan, kula kulluk etmeyi reddeden, Allah’ı göklerde olduğu gibi yeryüzünde
de tek ilah olarak tanıyıp egemenliği(hakimiyeti) kayıtsız şartsız O’ndan
başkasına vermeyen, İslam’dan başka dinlerle, dünya görüşleriyle uyuşma ve
uzlaşmaya yanaşmayan bizleri bak hangi isim ve sıfatlarla tanımlıyor,
kategorize ediyor onlar.
...Muhammedçi, Muhammedi; fitneci,
ikilik çıkaran, bölücü, sapık, mecnun, meczub;
ehl-i sünnet ve’l cemaat dışı, harici, zındık; kökü dışarda, vahhabi,
mezhepsiz, modernist; mürteci, irticacı, gerici, çağdışı; yobaz, bağnaz,
tutucu, kara sesli, karanlık düşünceli; muhafazakar, mukaddesatçı, mutaassıb;
takunyalı, çember sakallı, hacı-hoca takımı, molla, sofu, sıkmabaş, türbanlı,
türbancı; İslamcı, siyasal islamcı, yeşil komonist; dinci, aşırı dinci, şeriatçı;
Humeynici, İrancı, Hizbullahçı, Taliban; köktendinci, fundamentalist, radikal,
terörist, cihadçı, cihadist, şer eksenindekiler, evil (kötü), devil
(şeytan),...
Fişlenmişiz, adımız eşkalimiz belli imiş
onlara göre. Bu tür yaftalarla, yakıştırmalarla bizi insanların nezdinde mahkum
etmek, tahkir ve tezyif etmek, alay etmek, küçümsemek, gözden düşürmek, yalnız
bırakmak, marjinal kılmak, izole etmek, haksız kılmak yani senin anlayacağın
hakkın üstünü batılla örtmek, güneşi balçıkla sıvamak istiyor onlar. Kim mi
onlar? Onlar dünya kurulalı beri ilk insandan bu yana varlar ve ondört asır
öncesinden haber veriyor “külli şey’in alim-her şeyi bilen” Rabbimiz onları.
“Gerek sizden önce kitap verilenlerden ve gerekse Allah’a ortak koşanlardan
birçok incitici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah’tan korkarsanız
işte bu, azmedilmesi gereken şerefli işlerdendir” (3/186) diyor Mevlamız.
Nasıl ki tevhid kelimesinde
“illallah-ancak ve sadece Allah” demeden önce “la” deyip bütün “ilah”ları
reddediyor, elimizin tersiyle itip onlardan uzak olduğumuzu ilan ediyorsak;
bilinsin ki biz onların isimlendirmelerinden, tanımlamalarından, iftiralarından
uzağız. Biz biricik ilahımız, rabbimiz, melikimiz Allah’ın bize verdiği ismi
benimsiyoruz. Bize “müslüman ismini veren O’dur” (22/78); “İnsanları Allah’a
çağıran, iyi iş yapan ve ben müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim
olabilir?” (41/33); “Rabbi ona(İbrahim’e) -Teslim(İslam) ol- demişti de o da,
alemlerin rabbi’ne -Teslim oldum(ben müslümanım) demişti” (2/132); İbrahim gibi
“Yakub’un da oğullarına tavsiye ettiği üzre müslüman olarak -yaşamak ve-
ölmeyi” (2/132); düşmez kalkmaz bir Allah’tan diliyoruz.
Müslüman (ve mü’min) ismi dışındaki
isimler bize Rabbimizin verdiği isimler değil, O’nu inkar edenlerin ve O’na
ortak koşanların uydurduğu, takıp takıştırdığı isimlerdir. Kardeşim bizler bir
yana, “en güzel isimler rabbimiz Allah’ın olduğu halde, O’nun isimlerinde bile
eğri yola sapanlar, O’nu gereği gibi tanımayanlar olmuştur. Onlar yapmakta
olduklarının cezasını çekeceklerdir” (7/180) elbette, hiç kuşkun olmasın. Allah
ihmal etmez, imhal eder (süre tanır).
Allah
(yüceler yücesi).
Yar ve yardımcı
olarak o bize yeter. (4/132)
Muhammed
(Allah’ın selamı üzerine olsun).
‘Güzel bir örnek’
olarak o bize yeter. (33/21)
Kur’an.
Muttakiler(Allah’tan
gereği gibi korkup sakınanlar) için doğru yol rehberi olarak o bize yeter.
(2/2)
İslam.
Din, ideoloji,
dünya görüşü, hayat tarzı, yaşam felsefesi, kimlik-kişilik olarak o bize yeter.
(3/19, 83, 85)
Kardeşim; “Göklerde ve yerde olanların
hepsi ister istemez O’na teslim olmuşken” (3/83) biz neden teslim olmayalım ki?
Onlar bizimle İslam konusunda tartışmaya girerlerse sözümüz aynen rabbimiz
Allah’ın şu sözlerinden başkası olmayacak. Zira biz O’nun sözünden daha doğru
ve daha güzel başka bir söz bilmiyoruz. “ De ki: Bana, ilahınız tek bir
ilahtır, diye vahyolunuyor. Artık siz müslüman olacak, O’na teslim olacak
mısınız?; Azab size gelmezden önce, Rabbinize dönün ve O’na teslim olun, sonra
yardım görmezsiniz; Ben de kendimi Allah’a teslim ettim, bana uyanlar da. Ve
yine kendilerine kitap verilenlere ve ortak koşanlara de ki: Siz de İslam
oldunuz mu? Eğer İslam olurlarsa doğru yolu bulurlar. Yok eğer dönmezlerse bize
düşen yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını görücüdür.” (21/108; 39/54; 3/20)
Varsın eller(onlar) ne derse desin,
Allah bize ne diyor, ne isim veriyor önemli olan bu. Gerisi lafı güzaf, hava
civa, fasa fiso. Hasım da, hısım da bunu böyle bilsin. Zaten kem(kötü-evil) söz
de sahibine ait değil mi?
“Allah’a,
elçisine, Allah’a ve elçisine itaat edenlere itaat eden; doğru olan; sabreden;
Allah’a gönülden boyun eğen; sadaka veren; oruç tutan; ırzlarını koruyan;
Allah’ı çokça zikreden -yeryüzünün yüz akı olan- müslüman ve mü’min olan erkek ve kadınlara” selam olsun. “Allah onlar için bağışlama ve büyük bir
mükafat hazırlamıştır.” (Kur’an; Ahzab/35)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder