ÖZGÜR DÜŞÜNCELER
IV.
Filistin Konusu ve Çözümü
İsrail, Filistin'in işgal edilmiş kısmına denilir. Terörün her çeşidi uygulanarak kurulmuş çetevari bir örgüttür. Devlet denilemez zira sınırları bile belli değildir, 14.05.1948 tarihinde ilan edildiğinden günden (Nekbe: Büyük felaket, talihsizlik) beri sınırlarını her geçen gün genişletmektedir. Siyonist ideolojiye göre (ki bayrağı da bunun delilidir) Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki toprakların tanrıları tarafından kendilerine “vaad edilmiş topraklar” olduğu iddia ve inançları vardır. Bu amaca ulaşabilmek için de savaş (en son Irak ve Suriye’nin tahrip edilip bölünmesi), terör dahil her yol ve yöntem kullanılarak 100 yıl önce İngilizlerin yardımı ile peyderpey Filistin toprağına dönmeye başladılar. Dünya üzerine dağılmış yahudilerin çoğunu Hitler'in de tersten yardımı (Yahudi yazar Finkelstein’in ifadesiyle ‘soykırım endüstrisi/yahudi acılarının istismarı’) ile orada topladılar. Bunun sonucunda bu sefer de Filistinliler mülteci konumuna dönüp dünyaya dağıldılar. Filistin'e tekrar döndüklerinden beri bu siyonist yahudiler, Nazileri aratmayacak zulüm, kötülük, vahşet ve terörün her çeşidini uyguladılar ve uygulamaya da devam ediyorlar. Filistin’den geriye işgal edilmedik kala kala paramparça bir Batı Şeria ve on yılı aşkındır abluka altında olan Gazze kaldı. Bu siyonist terör şebekesi bütün hızıyla işgale ve zulme devam ederken, çevresindeki Arap kabile devletçikleri! Hz. İbrahim'in de ismini kirleterek rejimlerini koruma adına bu ‘İngiltere’den olma, ABD’den doğma’ gayri meşru çeteyle anlaşma yoluna gittiler.
Ve sonunda kurulduğundan beri bu ucube yapıyı tanıyan ve her türlü desteği veren Türkiye de, kısa bir süre süren ikircikli dönemden sonra sonunda bu kervana katıldı. Hem de CHP ve 28 Şubat döneminde değil, muhafazakar milliyetçi dindar AKP&MHP döneminde. Yaman ve çıldırtan bir çelişkidir bu. Ve tam bir hezimet, utanç ve tükeniştir.
Gazze ve tüm Filistin ağlıyor.
Filistin direnişinin, Mavi Marmara şehidlerinin mezarlarında kemikleri sızlıyor.
Şehid Şeyh Ahmed Yasin, Yahya Ayaş, Abdülaziz el Rantisi, Naci el Ali ve bütün Filistin şehidlerinin aziz hatıraları bir kere daha incindi, yaralandı.
Davos, One Minute, Mavi Marmara tüm her şey bitti.
"Zulüm bizdense, ben bizden değilim" diyen rahmetli Rachel Corrie'yi İsrail buldozeri bir daha ezdi.
Filistin'i canı pahasına savunmaya çalışan Osmanlı askerleri ve 2. Abdülhamid tarihin tozlu raflarında kaldı.
Türkiye dahil bütün devletler tanısa ve her türlü işbirliği yapsa bile halktan, ümmetten ve dünyadan biri olarak ben asla İsrail'i tanımayacak ve işbirliği yapmayacağım. Zira "kim olursa olsun mazlumun yanında, zalimin karşısındayım".
Ve bu konuda çözümün, iki devletli değil etnik ve dini olmayan tek bir devlette, Filistin’de müslüman, hıristiyan, yahudi olsun tüm dindarların (dindar olmayanlar ve bir dine mensup olmayanlar dahil) ve arap olsun olmasın tüm milliyetlerin tek bir çatı altında demokrasi, adalet ve barış içinde birlikte yaşamasıyla olabileceğini düşünüyorum.
Evet emperyalizm, onun bölgedeki yavrusu, temsilcisi siyonizm ve şu anki dünya düzeni bunu kabul etmez, engellemek için ellerinden gelen her şeyi geçmişte yaptıkları gibi yapmaya da devam ederler, edecekler. Biliyorum bu şimdilik bir hayal ama başka bir çözüm de yok, tek çözüm bu, zamanla herkes görüp anlayacak, inanın.
Sonucu da Filistin insanının ve işgal altındaki Filistin toprağındaki siyonist olmayan Yahudilerin, o bölgede yaşayan bütün insanların ortaklaşa, el ele vereceği mücadele belirleyecek, bu konuyu emperyalist emelleri için kullanan ya da iç-dış siyaset malzemesi yapan devletler değil, inanın.
15.05.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder